Beş Soruda Muafiyet Kavramı



Rekabet Kanunu’nun 5. maddesi, bir mal veya hizmet piyasasında rekabeti sınırlayan ve bu nedenle Kanun’un 4. maddesi kapsamında yasaklanabilecek olan anlaşma, eylem ve kararların belirli koşullar altında yasaklamadan ve cezai yaptırımlardan muaf tutulmasını öngörmektedir. Aşağıdaki beş soru ile muafiyet kavramına açıklık getirilmeye çalışılmaktadır:

1. Muafiyet kavramı neyi ifade etmektedir?

Serbest piyasa sisteminin tüketiciler açısından maksimum faydayı sağlamasının ön koşulu şirketlerin birbirleri ile rekabet etmesidir. Dolayısıyla rekabet aslında bir amaç değil tüketicilerin refahının artması, daha ucuza daha kaliteli mal ve hizmetlerin sunulması için bir araçtır.

Diğer yandan, rekabetin kısıtlanmasının bazı koşullar altında rekabetin kısıtlanmadığı duruma oranla tüketici refahı açısından daha yararlı olabileceği de hem tecrübe ile hem de iktisat teorisi çerçevesinde kabul edilen bir gerçektir. Bir başka deyişle, istisnai olarak tüketici refahı açısından rekabetin kısıtlanması sonucunda ortaya konulacak fayda rekabetin kısıtlanması sonucunda ortaya çıkacak faydadan daha fazla olabilir.

Bu nedenle, tüketicilere yararlı olabilecek rekabet kısıtlamalarının yasaklanması ve cezalandırılması yerine bu tür anlaşma ve uygulamalar 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi çerçevesinde muafiyet tanıması mümkün olmaktadır.

2. Muafiyet verilmesinin koşulları nelerdir?

Bir anlaşma, eylem ya da kararın Kanun’un 5. maddesi uyarınca muafiyetten yararlanabilmesi için her şeyden önce söz konusu ilgili anlaşma, eylem ya da kararın Kanun’un 4. maddesi kapsamında rekabeti sınırlayıcı, engelleyici ve bozucu olması gereklidir. Bu kapsamdaki anlaşma, eylem ya da kararların 5. maddede belirtilen muafiyetten yararlanabilmesi için aynı maddede belirtilen dört koşulun birden sağlanması gerekmektedir:

a) Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,
b) Tüketicinin bundan yarar sağlaması,
c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,
d) Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması.

Yukarıda yer verilen dört koşul analiz edildiğinde ilk ikisinin doğrudan gelişme ve tüketici yararını hedeflediği, son ikisinin ise değinilen ortaya çıkacak yararlarla oluşacak rekabet kısıtlaması arasında bir orantılılık gözettiği ve rekabetin tümüyle ortadan kalkmasına müsaade etmediği görülmektedir.

3. Hâkim durumun kötüye kullanılmasına muafiyet verilebilir mi?

Hukukun genel ilkeleri uyarınca, hukuk sistemi kişilerin hakkını korur, ancak bu hakların kötüye kullanılmasını korumaz. Benzer bir şekilde, rekabet hukuku açısından da bir teşebbüsün kendi imkanları ile hakim duruma gelebileceği kabul gören bir husus iken hâkim duruma gelmiş olan bir teşebbüsün davranışları ile piyasadaki rekabeti bozmasına izin verilmesi mümkün değildir.

Nitekim, Kanun’un 5. maddesi yalnızca 4. madde çerçevesinde rekabeti sınırlayan anlaşma, eylem  ve kararlara uygulanabileceği açıkça belirtilmiştir.

4. Bireysel muafiyet ile grup muafiyeti arasında ne fark vardır?

Bireysel muafiyet, bir anlaşma, eylem veya kararın Rekabet Kurulu tarafından değerlendirilmesi sonrasında uygulamanın açıkça Kanun’un 5. maddesi kapsamında olduğuna hükmedilmesini ifade etmektedir.

Grup muafiyeti ise, belirli tipteki bir anlaşmanın (örneğin sağlayıcı ile bayisi arasında yapılan bir dikey anlaşma) Rekabet Kurulu tarafından yayınlanan tebliğdeki belirli koşulları taşıması ve belirli sınırlamaları içermemesi kaydıyla muafiyet koşullarını taşıdığının kabul edildiği anlamına gelmektedir. (Konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz. “Bireysel Muafiyet İle Grup Muafiyeti Arasındaki Farklar Nelerdir”)

5. Yaptığım anlaşmaya muafiyet tanınması için ne yapmalıyım?

Hiçbir şey; anlaşmanın Kanun’un 5. maddesinde sayılan dört koşulun tümünü de karşılıyor olması yeterlidir. Ayrıca bir bildirime ya da izne gerek yoktur.







Önemli Not: Sitede yer alan yazıların tüm sorumluluğu yazarlara aittir ve www.rekabethukuku.info sitesini veya herhangi bir kurum veya kuruluşu bağlayıcı değildir. Sitedeki yazıların en doğru ve en güncel bilgileri içerdiği garanti edilemez. Yazılar yalnızca genel bilgi vermek amacını taşımaktadır; hukuki görüş olarak değerlendirilemez ve yayınlarda yer verilen görüşlerden kaynaklanabilecek olası zararlardan site, yazarlar ve editörler sorumlu tutulamaz. Rekabet hukukuna ilişkin sorunlarda konu ile ilgili avukatlara danışmanız ve/veyaRekabet Kurumu'na başvurmanız önerilir.

0 yorum:

Yorum Gönder