Muafiyet en kısa tanımıyla, normal koşullar altında rekabeti kısıtlayan veya kısıtlama riski olan ve bu nedenle Kanun'un 4. maddesi çerçevesinde yasaklamaya tabi olacak anlaşmalara, bazı koşulların varlığı halinde yasaklama ve cezai yaptırım uygulanmamasıdır (Bkz. Beş Soruda Muafiyet Kavramı).
Avrupa Birliği, ABD'den farklı olarak rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar açısından şekilsel olarak çok geniş kapsamlı bir yasaklama getirmiş, ardından muafiyet sistemi ile birçok davranışı yaptırım ve yasaklama kapsamı dışına çıkarmıştır. AB ilk aşamada teşebbüslerin yaptıkları anlaşmalar için bildirimde bulunmaları ve açıkça muafiyet almalarını şart koşar iken, bildirim yoğunluğundan bu kez de temel rekabet ihlalleri ile baş edemez hale gelmiş ve grup muafiyeti tebliğleri ile bazı türdeki anlaşmalara kategorik olarak muafiyet tanımış, bunun dışındaki anlaşmaların istisnai olarak başvuruya tabi olmalarını zorunlu kılmıştır. Ancak, muhtemelen teşebbüslerin "işlerini sağlama almak" amacıyla yaptığı başvurulara sürekli olarak cevap vermek durumunda kalan AB Komisyonu sonunda çareyi bildirim müessesesini kaldırmakta bulmuş, firmaları kendi değerlendirmeleri ile baş başa bırakmıştır.